8 Temmuz 2016 Cuma

GÖSTERMELİK DEĞİL İÇTEN OLMAK

Sevgili güncem, insanın içinden gelecek neşe ve sevinç ki göstermelik olmasın. Ben bir süredir bu duygulara uzak kaldım. Ne yapsam da arınsam şu sıkıntıdan bilmiyorum? Biraz internette gezindim az önce, her şeyin posası çıkmış vaziyette. Riya, aldatmaca, soygunculuk, göz boyama, zaten çoğunluğu az eğitimli ve öğretimli olan insanları kandırmaca o kadar çok ki. Mutlu insan görmek iyice zorlaşmış. Herkeslerde bir karamsarlık ve panik hali var. Herkes bir şeyler yazıyor ya da sosyal ağalarda paylaşıyor. İster istemez nereye gidiyoruz diye düşünüyor insan ve daralıyor.


Ben artık gün yüzü görecek bir insani yaşam istiyorum. Ülkemin üzerinde oynanan ne oyun varsa bitsin istiyorum. Suçlular cezalarını çeksin, insanlar gerçekten temiz ahlaklı düzgün değerlere inanan insanlar olsun istiyorum. Kimse haksız yere bir başkasının canını yakmasın, kendi yağımızla kavrulup, temiz bir toplum ve ülke olarak yaşayalım istiyorum.

Çalışkan, üretken ve emeğe dayalı kazanarak yaşamak bu kadar mı zor? Paylaşmak, yardımlaşmak, yaşanılır bir ülke ve dünya yaratmak mümkün değil mi? Belki bunların hepsi bir arada olamayabilir ama birazını bile olsa yapmak bence mümkün. Yeter ki bu istek ortak hedef ve amaç haline gelebilsin.


Günce Yazarı

7 Temmuz 2016 Perşembe

BAYRAM DA BİTİYOR

Bayramı geride bırakıyoruz artık. Son gündeyiz. Bizim geleneklerimizde yüz yüze bayramlaşma olamıyorsa telefonlaşarak, mesajlaşarak da kutlama yapma vardır. Hatta benim çocukluğumda ve ilk yetişkinlik yaşlarımda bayram kartı yazıp, gönderme vardı. O kartları önceleri babam hazırlardı, ben büyüyünce görev bana geçmişti. 25 – 30 kart yazdığımı bilirim. Onları almak, yazmak ve göndermek bir işti. 

Kimileri ziyaret edilir, kimileri telefonla aranır, kimilerine de bayram kartı gönderilirdi. Şimdi bol bol mesaj atma ya da arama yapılıyor. Elektronik posta da var tabi. Ama telefonlar, hele de akıllılar bu ihtiyaçları pek güzel görüyor. Sosyal ağalar üzerinden bayramlaşmayı unutuyordum hemen ekleyeyim.  Nereden nereye değil mi? Zamane çocukları bayram kartı nedir, mektup nedir bilmiyorlar. Bu arada merak ettim vallahi, ilkokulda hala mektup nasıl yazılır konusu işleniyor mu diye? Ama pardon ya, bilgisayar ortamında yazılıyor ya mektup tarzı yazılar, o nedenle öğretiliyordur herhalde.

Bayramların en güzel yanlarından biri de yıllardır haberleşmediğin arkadaşlarından, akrabalarından sürpriz bir mesaj ya da arama gelmesi. Tam artık bağımız koptu derken bakıyorsun ki hatırlanmışsın. Benim çok hoşuma gidiyor bu durum. Hatırlanmak güzel şey doğrusu…

Allah’tan dileğim ülkemizin ve insanlarımızın huzur içinde nice güzel bayramlara ulaşması. 9 günlük tatil sonunda herkesin evlerine sağ salim dönmesi. Yolların kana bulanmaması. Acıların da bir son bulması…  Ülkece güzel bayramlarımız olsun
inşallah.


Günce Yazarı

6 Temmuz 2016 Çarşamba

ÖZGÜR BİR GÜN BENİM İÇİN

Güncem bugün sana havadan sudan bir şeyler çiziktireceğim. Çünkü evimde olmanın huzuru ve rahatlığı içinde bugün tembellik ve miskinlik yapmak istiyorum. Hava sıcak, biraz rüzgâr var ama pek serinletmiyor. Dışarı çıkmak da içimden gelmiyor. Başıma buyruk evde takılmak istiyorum.
Gerçi can dostlarımdan bir tanesi az önce aradı, bir şeyler yapalım diye birazdan organize olup yeniden arayacak da. Bakacağım duruma göre…

Az önce Pinterest’te biraz dolaştım, güzel pinler kaydettim. Oradan aldığım iki görüntüyle hayallere daldım yine. Şimdi şöyle bir göl evinde olmak vardı diyorum. Doğayla baş başa…  Serin ve yeşillikler içinde kuşların böceklerin sesini dinleyerek gölü seyreylemek. Ne güzel olurdu.

Küçük iskelesinden bakınıp, keyif yapmak!  Pek şahane olsa gerek. Vallahi insanlar gözlerinin zevkini biliyorlar. Huzuru nerede bulacaklarını da biliyorlar. Galiba ben şehir hayatından epeyce bir sıkıldım. Bu soruna nasıl çözüm bulacağım bilmiyorum? 
Ama bulmam gerek, onu biliyorum. Allah herkese gönlündeki dilekleri versin inşallah bana da…



Günce Yazarı

5 Temmuz 2016 Salı

SONUNDA BAYRAMI DA GÖRDÜK

Evimin Balkonundan bir görüntü.
Zorlu geçen Ramazan ayından sonra bugün bayramı yaşıyoruz. Çok şükür 40 günlük aradan sonra evime de geldim. Evim evim, güzel evim, özlemişim seni... 

Sevgili güncem biraz klasik söylem olacak ama nerede o çocukluğumuzdaki bayram heyecanları? Şimdi tatiller var. 9 günlük tatil olunca herkes bir yerlere gidiyor. Gerçi çalışanların da hakkı… Benim üzüldüğüm konu,  heyecanların ve geleneklerin eskisi gibi sürmemesi. Başucumuzda yeni giysilerimiz ve ayakkabılarımızla uyandığımız bayram sabahlarını, yeni neslin yaşamaması. Ya da çok dar alanlarda yaşanıyor olması. Bizim çocuklarımızın çocukları bence bunları neredeyse hiç bilmeyecekler.,

Bizim ailemizde ve çocukluk yıllarımızda bayram demek; ilk gün ya da arife günü arabamızla yola çıkmak, önce İstanbul’a büyükbabamlara uğramak ve bayramlaşmak, sonra da Trakya’ya geçip anneanneme gitmek bayramın kalanını cümbür cemaat geçirmek demekti. Anne tarafımın hepsi orada toplanır kalabalık aile sofraları kurulur, yenilir içilir ve tam geleneksel bayram yaşanılırdı. Anneannemi kaybettikten sonra bile bu gelenek oldukça uzun bir süre yine aynı evde yaşatıldı. Daha sonra canlar eksilmeye başladıkça kayboldu. Ben o günleri çok özlüyorum. İyi ki bunları yaşayabilmişim diyorum.

Şimdiyse anne ve babacığım da yok. Kardeşim ve ben kaldık bir de kuzenler, küçük halam ve amcam hepsi bu kadar. Yaşam verici olduğu kadar alıcı da…  Ama hayatın işleyişi bu!  Bugün varsın yarın yoksun.



Günceciğim bu bayram gününde dileğim önce ülkeme huzur, dirlik ve düzen gelmesi sonra da gerçekten önemli olan bazı geleneklerimizin bir şekilde sürdürülebilmesi. Bir de insanların iyi insan olarak yaşamak için gayret göstermeleri. Hepimizin bayramı kutlu olsun.




Günce Yazarı

1 Temmuz 2016 Cuma

KANLI BİR RAMAZAN AYI YAŞADIK

Zaman su gibi aktı ve Ramazan ayını yolcu etmeye 4 gün kaldı. Hatırladığım en kanlı ve vahşeti bol bir ramazan ayı geçirdi ülkemiz. Manevi anlamına hiç de uymayan bir ay oldu. Ne acı değil mi? Oysa paylaşmaların, ihtiyaç sahiplerine onları incitmeden yardım etmenin, dualar etmenin, güzellikler dilemenin ayıdır. Dargınların barışması, nefretlerin sonlandırılması, kinlerin bitmesi,  affetmelerin bol olması gereken bir ayda bolca nefret kusuldu, kan döküldü bir de çokça gereksiz iftarlar verildi. Göstermek amaçlı iftarlar. Bir elin verdiğini diğer elin görmemesi gerekirken… Milyarlar aktı bu iftarlara. 0nca sefalet içinde yaşayan insan varken. İhtiyacı olmayanlara verildiler.   

Günümüz şartlarında sanki her şey anlamını yitirmiş gibi geliyor bana. Özellikle manevi değerler anlam kaybetti. Herkeste bir hırs, bir üstünlük kurma, hükmetme sevdası almış başını gidiyor. Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın deniyor.

Peki, bu nereye kadar gider? UNUTMAMAK LAZIM HER ŞEYİN BİR BAŞI BİR DE SONU
VARDIR.

Hiçbir şey tek düze olarak devam etmez. Çünkü Allah böyle yaratmış. İnişler, çıkışlar, başlangıçlar ve sonlar… Bunlar, yaşamın kendisini oluşturur. Tarih bu örneklerle doludur. Umarım en kısa zamanda huzuru daha fazla olacak bir sürece gireriz. Biraz nefes alabilecek bir sürece. Çünkü hepimizin tahammül gücü artık sona geldi. Allah geleceğimizi ve sonumuzu hayır etsin.


Günce Yazarı