ölüm etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ölüm etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Nisan 2017 Cumartesi

Ölüm Ayrılığı Çok Zor

Bugün acılarım tazelendi ve içimden bunlar döküldü...

İnsanın sevdiklerini kaybetmesi acıdır. Onu bir daha görememek, dokunamamak, sarılamamak, konuşamamak çok zor bir duygudur. Ben annemi ve babamı kaybettim. Bu duyguyu çok iyi biliyorum. Şimdi çevremde bu acıları yaşayan insanlar görünce, teselli etmeye çalışmıyorum. Çünkü ölüm ayrılığının tesellisi yoktur. Başlarda geçirdiğin şokun etkisiyle önce bir şaşırırsın. Sonra toprağa verirken, inkâr etmek ister kabullenmezsin. Zor gelir oraya bırakıp, üstünü toprakla örtmek. Üşüyecek, korkacak, yalnız kalacak, böcekler gelecek diye boş hayıflanmalar yaşarsın. Yüreğin onun öldüğünü kabul etmez. Beyninse acı gerçeği sana haykırır. Bu ikilemle eve gidersin. Bir sürü insan vardır yanında. Herkes bir şey der. Dualar edilir, taziyeler sunulur. Başsağlığı dilerler. Ne demekse “Başın sağ olsun”?  “En sevdiklerimden biri gitmiş, nasıl benim başım sağ olacak ki?” dersin. Sonra insanlar senin acını unutur kendi aralarında laflamaya başlar, hatta hafiften gülmeler duyarsın. İçinden onların üzerine atlayıp parçalamak gelir ama yapamazsın. Hırsını içine gömer, ağlarsın.


İnsanlar çekip gitsin, sen acınla baş başa kal istersin. Uyuyamazsın, oturamazsın, çalışamazsın, odaklanamazsın… Yemek istemezsin, ağlamak, düşünmek kendi içinde kaybettiğin kişiye dair hesaplaşmalar yaşamak istersin. “Şunu yapmasaydım, böyle demeseydim, kalbini kırmasaydım,” der durursun. Sürer bir dönem bunlar ardından kabullenme başlar. En zoru da budur. Ölümü kabullendiğin an özlem başlar. Acı çoğalır. Kabullendikçe için yanar. Canın acır. Görmek ve dokunmak istersin ama yoktur. “Rüyalarımda göreyim” diye dualar edersin ama her zaman olmaz. Bilinçaltı bile buna izin vermez. Zordur ölüm ayrılığı.

Ben bunların hepsini yaşadım. Hani bir laf vardır “Dibine kadar yaşamak!” işte öyle yaşadım. Bilirim ne acı bir duygudur. Öyle kolay kolay da geçmez. Beş yıl sürdü annemin yokluğuna alışmam. Babam ise daha iki yıl oldu gideli. Onun ki çok yeni… Bu nedenle canı ölüm acısıyla yanan insanı teselli etmek anlamsız gelir bana. Önceleri yapardım ama başıma gelince öğrendim ki çok boş bu çaba. Şimdi diyorum ki canından birini kaybedene “üzüleceksin, zaman geçtikçe daha çok yanacak canın, uzun sürecek ilk acın, hazırlıklı ol.”  Çünkü gerçek bu! Ölüm ayrılığı koyar insana…

Günce Yazarı

17 Eylül 2016 Cumartesi

BİR YILDIZ (SABAH YILDIZI) KAYDI YAŞAMDAN



Tarık Akan; güzel yüzlü, güzel bakışlı, yakışıklı uzun adam olarak başlayan sanat yaşamını, hayata veda edene kadar iki farklı düzeyde devam ettirdi. Yakışıklı, bebek yüzlü, kızların yüreğini hoplatan genç oyuncu olarak başlayıp, sosyal içerikli filmler ve dizilerle devam eden sanatçı, kimliğine sosyal adalet, hak ve düzen için yaptığı çalışmaları da ekledi. Aydın görüş, Atatürkçü duruş, haksızlığa ve adaletsizliğe karşı durma onun özünü oluşturdu. Makine mühendisi ve gazetecilik vasıflarına da sahip aydın bir sanatçıydı. Seveni hep çok oldu.

Kumpas mağdurları Silivri’de zor süreçlerle savaşırken o da kapıda nöbet tuttu. Hakları yenenlerin sözcüsü, savunucusu oldu. Bugün onu sanatçı olarak görmemeye kalkışan yobazların içine sindiremedikleri diğer değerlerden biri oldu. Tıpkı Yaşar Nuri Öztürk gibi.

İsminin anlamını yazacağım şimdi. Karakterini isminden almış bir güzel insandı o. Tarık; Sabah yıldızı, Zühre, Venüs, yol demek. Kur’an-ı Kerim’in 86.Suresi’nin adıdır aynı zamanda.
Şimdi de Tarık isminin karakteristik özelliklerine bakalım; en belirgin özellikleri duygusallık. Sezgileri güçlü, hayatlarının temeli sevgi. Kimseden nefret etmezler. Sevmedikleri ve insanlığa yararlı olamayacakları işlerde çalışmak istemezler. Karşı cinste aradıkları özellikler ise "sonsuz aşk ve sadakat". Seven ve sevilen insanlar.

Hedefleri, amaçları olan eğitimli, donanımlı bir insan ve ünlü bir sanatçı olarak bu dünyadaki görevini tamamladı Tarık Akan (Tarık Tahsin Üregül). Zor bir hastalık, kurtuluşu olmayan bir hastalık 66 yaşında ebedi yerine göçmesine vesile oldu. Yerinde dinlensin, nurlar içinde, huzur içinde olsun.

Ben de çok sevdim ve takdir ettim onu. Gerçek bir sanatçı olarak değer verdim. Kaybından dolayı çok ama çok üzgünüm. Allah rahmet eylesin. Mekânını cennet etsin.

Şadan HERGÜNER



23 Haziran 2016 Perşembe

HAYATA BİR İZ BIRAKMAK

Doğuyoruz, yaşıyoruz, ölüyoruz. Kimimiz dolu dolu, kimimiz eksik, kimimiz boş yaşıyoruz. Bir şekilde yaşıyoruz işte. Oysa yaşam çok anlamlı bir şey!  Zorlukları, kolaylıkları, acıları ve güzellikleri var. Bizi yaşamın bu konumlarına hazırlayan ebeveynlerimiz varsa şanslıyız demektir. Yoksa yanmışız. Her şeyi kendimiz öğrenmek, yapmak zorundayız. Belki bu daha anlamlıdır. Kim bilir?

Her alanda aile içi eğitimin iyi verildiği çocukların, daha sağlıklı yetişkinler oldukları kaçınılmaz bir gerçektir. Rol modelleriniz iyi ise yaşam daha kolay olur. Eğitimli anne ve babaların çocukları olmak güzeldir. Onların hayata bıraktıkları izler; sağlıklı çocuklar yani yetişkinlerdir. Dünyaya getirilip, sokağa kendi haline bırakılanların durumu ortadır.

Hepimiz yaşama bir iz bırakırız aslında. İyi ya da kötü... Önemli olan güzelliklerle anılmaktır. Arkanda iyi bir eser bırakmaktır. Yaşama hayrı dokunmuş insan olmaktır. İyi evlatlar, yazılı eserler, insanlığa faydası olacak dikili taşlar, bilgiler, araştırmalar, buluşlar, maddi ve manevi yardımlar gibi…


Profesör Yaşar Nuri Öztürk, hayata anlamlı izler bırakanlardan biriydi. Sayısız konferanslar, elliye yakın kitap, tonlarca bilgi paylaşımı bıraktı. Misyonunu tamamladı ve ebedi dünyaya göçtü. Dünyaca tanınan bir din bilim adamı, araştırmacı, yazar, hukukçu ve aydın insandı. İnsanlığa hizmet etti. Korkmadan doğru bildiği gerçekleri söyledi. Çok sevildi, çok da yerildi. Ama yılmadı.

Ben onun sayesinde dinimin güzelliklerini, inceliklerini öğrendim. Benim gibi milyarlar da ondan öğrendi. Çok özel ve anlamlı bir günde Hakkın Rahmetine kavuştu. Doğduğu günde ve Ramazan ayında! Ruhu şad olsun. Nurlar içinde huzurla yatsın. Görevini tamamlamış, hayata iz bırakmış bir Allah kulu olarak.


Günce Yazarı