31 Aralık 2016 Cumartesi

YENİ YIL TEMİZLİK GETİRSİN BİZE; BEYAZ KARLARLA…

SevgiliGüncem;                                                                                             


Uzun zamanlardan beri yüreğim kötü hissettiği için, sana bir şeyler yazmak gelmedi içimden. 2016 yılı 9 Mayıs günü başladım seni yazmaya ve yayınlamaya. Ama bu yılın ikinci yarısı öyle felaket geçti ki! Kâh yazdım, kâh es geçtim. Bugün o kötü geçen yılın son günü. Yazayım dedim birkaç satır. Aylardan beri ilk kez dün gece güzel bir şeyler yaşadım. Güldüm, mutlu oldum.

Karlaryağdı bizim diyarlara… Hem de tipi gibi ve lapa lapa. İki saat içinde her yer bembeyaz oluverdi. Temizlendi, aklandı paklandı. 31 Aralık gününün ilk saatlerinde çıktık, Ali ile bizim cadde ve sokaklarımıza. Yağan karda dolaştık, yürüdük, fotoğraflar çektik. Kısaca yeni yılı karşıladık. İçimden dua ettim hep. 2017 bu karlar kadar temiz gelsin ve geçsin diye. Ülkemizin ve milletimizin yüzü gülsün diye. Tıkanmış 50 bin yolu açılsın diye… İnşallah kabul olur.

Ülkemize zarar vermek, bizi bölmek ve parçalamak isteyen içte ve dışta ne varsa hepsi yeni yılla cezasını bulsun. Yeni yıldan tek dileğim bu. Tüm sevdiklerimin huzurlu ve özgür olacağı bir yıl olsun.

Ali ile eve döndükten sonra gecenin 01.00’de bir güzel sıcak saleplerimizi de içtik, kar yağışını evden de izledik ve sonunda biz eski yılı bir gün öncesinden kışkışladık. Hadi bakalım yenisine bin bereket olsun.

Günce Yazarı


13 Kasım 2016 Pazar

SEVGİLİ GÜNCEM BEN GELDİM



Bir hafta aradan sonra geldim yine sana. Ay vallahi şiir gibi oldu bu satır. Neyse geçeyim lafın özüne…


Bu Pazar evde zaman geçirdim. Kaç haftadır çeşitli etkinliklerle dolu geçmişti Pazar günlerim. Bu gün ise evimde bilgisayar başında takılarak geçti. Bazı çalışmalar da yaptım. Yeni bir sayfa oluşturdum facebook’da. İşte böyle geçti günüm. Dün çok sevdiğim arkadaşlarımla beraber keyifli bir gün geçirdim. Arkadaşımın çok güzel eşyalar, özel tasarım objeler sattığı bir mağazası var. Orada olmayı çok severim. Dün iki arkadaşımla oradaydık. Zaman su gibi aktı hiç anlamadık. Güzel şeylere bakmak keyiflidir ya ben de dün bol bol bunu yaptım.


Bu haftam biraz iş, biraz gezme, biraz sosyalleşme ve biraz da ev işleriyle geçti. Romanıma ne yazık ki çok az zaman ayırabildim. Ama bu hafta umarım daha yoğun çalışacağım üzerinde. Eh fazla bir şey yok bende şimdilik sana yazacak… Bir ara geçmişi anarak yazarım sana güzel şeyler şöyle hasbıhal eyleriz ne dersin?

Günce Yazarı











6 Kasım 2016 Pazar

BİR HAFTANIN ÖZETİ

Yine kocaman bir hafta, su gibi akıp gitti hayatımdan. Zaman nasıl da hızlı geçiyor? Sevinçleri, haberleri ve üzüntüleriyle bir hafta daha yaşadım ve yaşamımdan tükettim. Bakalım önümüzdeki hafta hayatıma neler getirip, neler götürecek?

İşimi yaptım, dostlarımla arkadaşlarımla güzel zamanlar paylaştım. Kâh mutlu oldum, kâh daraldım, kâh sıkıldım. Ama hepsini de yaşadım. Önemli olan da yaşayabilmek zaten…  
Geçen haftanın en güzel yanı benim için, kardeşimin yeni bir işe başlamasıydı. Bu sevinçli durumdan dolayı ben de Cuma günü adettendir deyip şükretmek amaçlı sütlü irmik helvası yapıp binadaki arkadaşlarıma ikram ettim. İnşallah tatlı ve huzurlu bir çalışma ortamı olur benim canımın yarısı için bu yeni iş ortamı.

Ve Pazar gününe geldim. Bu gün Sevgili dostum, manevi kardeşim, komşum Ali’ciğimle yine çıktık dışarıya. Alışveriş yaptık. Vanilya kokulu mumlar aldım. Fotoğraf çerçevesi aldım ve bir kaç şey daha…  Sonra hafif bir atıştırmalık fast food sonra da nefis bir kahve keyfi ve bol sohbet… Hava
çok güzeldi bugün, son baharın son demlerini yaşadık yine.

Akşam olunca herkes evine döner tabi. Tuttuk evimizin yolunu. Akşam yemeği için Ali kardeşimle onun evinde güzel bir makarna hazırlayıp yedik. Ali becerikli kardeştir, İtalyan usulü soslu bir spagetti hazırladı afiyetle yedik. Ve gün bitti, geçtim kendi evime. Aynı katta olduğumuz için pek kolay eve gelmek tabi. Şaka bir yana ömrümden bir hafta daha aktı sağlıkla. Şükürler olsun Allah’a.


Günce Yazarı

30 Ekim 2016 Pazar

DOSTLUK VE İYİ NİYET HEP BİZİMLE OLSUN

Güncem sana kaç gündür bir şeyler yazmadım. Kenedimi suçlu hissediyorum. Başladığım iş yarım kalmış gibi… Önceleri her gün yazdım, sonra hafta iki, üç yazdım şimdi de iyice boşladım.

Ama içim dışım yazı oldu vallahi. İş olarak yazdıklarım, romanıma yazdıklarım derken biraz bıkkınlık oluştu sanırım. Ne yapayım bulacağım bir dengesini inşallah.

Bugün güzel bir gün yaşadık. Binamızda kızlar arası çay partimiz vardı. Pek güzel zaman geçirdik yedik içtik, falcı bacıya kahve falları gönderdik. Açık büfe kilo aldırıcı ama harika şeyler yedik. Üstelik bizi evinde ağırlayan arkadaşımız dün de işteydi. Çalıştı ama hamarat mı hamarat olduğundan harika yiyecekler hazırlamış. Binamızın huzurlu dostluk ortamında güzel bir
Pazar keyfi yaptık yani.

Dostluk ve güzel niyet denen iki erdem çok önemli bence. Evlerimize dağılırken, bunun ne kadar rahatlık ve huzur verici olduğunu iliklerimize kadar hissettik. Etrafımızda hep temiz niyetli, yüreği güzel insanlar olsun diye dua ediyorum.

Allah bizleri de Ülkemizi de art niyetli, kötü düşünceli, tehlikeli insanlardan korusun hep. Kötü niyetli, düzen bozucular bizlerden uzak olsun.  ÂMİN.


Günce Yazarı

16 Ekim 2016 Pazar

GÜZEL BİR HAFTA SONU YAŞADIM

Bir hafta daha bitti. Hayat akıp gidiyor ellerimizden. Keyfini çıkarmak, değerini bilmek gerekiyor.
Ben bu hafta sonunu dolu dolu ve güzel geçirdim. Faydalı işler yaptım. İkinci büyük iyiliğimi yapmaya başladım. Bu uzun süreli bir iyilik olacak. Çok mutluyum çünkü kardeşim gibi sevdiğim bir dostum için bir şeyler yapmaya çalışacağım.

Dün sevgi Ali ve yan komşum Özge ile bir arada olduk. Yürüyüş yaptık. Farkındalığımızı artıran sohbetler yaptık. Güzel bir gün oldu.

Bugün yakın bir arkadaşım ve dostum beni ziyarete geldi. Onunla bir saate yakın yürüyüş yaptık. Sonra bulvardaki bir kahve mekânında kahvelerimizi içip, keyifli sohbetler yaptık. Birkaç aydır görüşememiştik. Bu da iyi geldi bana.

Sonra Ali ile pazara gittik, taze sebzeler, meyveler ve de balık aldık. Palamut için aş eriyordum günlerdik. Aldık iki tane geldik. Ali’de, onları fırında bir güzel pişirdik. Bol soğanlı, sivri biber ve domatesli harika bir balık yemeği yaptık. Marul, roka, maydanoz, domates karışımı bir de salata hazırladı Ali. Üstüne de leziz bir sos yaptı... Sonra da oturup, abla kardeş afiyetle yedik balık ve salatamızı. 

Sevgili güncem biliyorsun Ali benim manevi kardeşim. Bugün
                                                      ablasına jestler yaptı.

Pazardan turşuluk salatalıklar ve sivri biberler almıştık. Becerikli kardeşim benim, cam kavanozlara turşumuzu da kurdu. Bu arada tabi internetten nasıl yapıldığını ve malzemelerini öğrendik ve o işimizi de hallettik. Güzel olursa yenilerini yapmaya karar verdik. Haaa bu arada ben de evde elma sirkesi yapacağım. Malzemelerim hazır.

İşte böyle verimli, hoş ve keyifli geçti hafta sonum. Darası yeni haftanın başına… Yürüyüşlerim de başlamış oldu böylelikle. İnşallah kesintisiz devamını getireceğim bu kez.


Günce Yazarı

14 Ekim 2016 Cuma

YENİ BİR BAŞLANGIÇ, İŞ BAŞA DÜŞTÜ!

Yine uzak kaldık güncem epey zamandır. Sonbahar hüzünlü geçiyor dedim ya, onun etkisi beni biraz sarstı galiba. Hafiften dengem bozuldu, hevesim kaçtı, hiçbir şey istemez oldu canım.” Kış geliyor” sıkıntısı çöktü üzerime.  Ben yaz ve baharı severim, ne yapayım?

Neyse aşmaya çalışırken bu durumları, kendime yeni bir meşguliyet buldum. Hep yapmayı çok isteyip, hayaller kurup başlayamadığım bir şeye başladım. Vallahi çok ani oldu başlamam. İnsan, gerçekten ister ve adanmış bir karar verirse, bir anda harekete geçebilir. Buna inanırım ve bir kez daha kendimde deneyimledim bu durumu.

10 gün önce bir Pazar günü aynı binada, aynı katta oturduğum ve 20 yıldır tanıdığım, manevi kardeşim dediğim Ali’ciğimle, biraz dışarı çıktık. Sonra şöyle tatil günüdür, yapılır böyle hovardalık deyip bizim oralardaki fast food mekânlardan birine oturup, afiyetle yedik. Aman canım 40 yılın başı
olsun o kadarcık da değil mi?

Hava mis gibi… İnsanlar etrafta dolaşıyor. Cıvıl cıvıl bir Pazar günü… Biz de yedikten sonra başladık sohbete. O konu, bu konu derken Ali, “Yeter artık, başla şu romanını yazmaya…” dedi. Olur mu, olmaz mı? Çok araştıracağım, hep düşüneceğim, becerebilecek miyim derken, ben ani kararla tamam dedim ve o gece başladım yazmaya. Ali bana ilhamlar da verdi. Bir yaşanmış hikâye anlattı. Ve benim romanın temeli, Bursa - Özlüce Burger King de atıldı.


Şimdi yazıyorum harıl harıl… Bakalım ne zaman bitecek, ne zaman yayınlanacak? Hayırlısı olsun, rast gelsin inşallah. Yani bu nedenle sana yazmaya vakit kalmıyor Günceciğim. Yazılar romana gidiyor. Kusuruma bakma tamam mı? Fırsat buldukça sana da yazacağım. Şimdilik bu kadar, hoşça kal.

Günce Yazarı

25 Eylül 2016 Pazar

SONBAHAR HÜZÜNLÜ GEÇİYOR

Sonbahar kışa hazırlıyor
Sevgili güncem, seni çok boşladığımı biliyorum. Umarım bana kızmıyorsundur. Senden ayrı kaldığım günlerde çok yoğunluk yaşadım. İşler, özel yaşam, sosyal yaşam pek bir hareketliydi. Güzel ve keyifli anların yanı sıra üzücü olaylar da yaşadım. İki yakın dostum, kardeşim babalarını kaybetti. Onlarla üzüldüm, destek olmaya çalıştım. Yaşam bu. Hem sevinç hem hüzün bir arada…

Sonbahar hüzün mevsimi
Bayram geçti, kardeşim gitti, anılar kaldı geriye. Bu aralar pek tadım tuzum yok doğrusu. Havalar da soğudu. Bugün biraz açar gibi oldu ama sonbahar işte bizi kışa hazırlıyor. Yine kapalı mekânlarda olacağız çoğunlukla. Artık komşu arkadaşlarımla bahçemizde kamelyada yaptığımız çay – kahve ve havuz keyifleri geride kaldı. Ne yapalım? Her mevsimin kendine özgü güzelliği var. Ama yaz biterken her yıl bir hüzün kaplar içimi. Çünkü yazı kıştan daha fazla severim. Ne de olsa bir yaz çocuğuyum ben.

Bugün evde fazlalıkları ortadan yok etme işlerine başladım. Daha önce yazmıştım sana, çok biriktirmişim diye hatırlarsan. İşte operasyona geçtim bugün. İki torba giyecek topladım. Daha da var, yarın artık halledeceğim. Sonra da ev eşyalarına geçeceğim. Çok az kullandığım şeyleri bir yerlere vereceğim inşallah. Şu 100 eşya ile yaşama akımına hafiften de olsa ayak uydurma isteğindeyim. Bakalım ne kadar başarılı olacağım?
Fazla eşyalardan kurtulmak

Bu gecelik yazacaklarım bunlar. Yarın yeni bir şeyler gelişirse yazarım sana. Saat geç oldu vallahi. Zaten dün gece sabahladım yine şimdi uykuya gitme vakti. Biraz okuyup sonra uyurum. Yarın çok işim var çok.


Günce Yazarı

17 Eylül 2016 Cumartesi

BİR YILDIZ (SABAH YILDIZI) KAYDI YAŞAMDAN



Tarık Akan; güzel yüzlü, güzel bakışlı, yakışıklı uzun adam olarak başlayan sanat yaşamını, hayata veda edene kadar iki farklı düzeyde devam ettirdi. Yakışıklı, bebek yüzlü, kızların yüreğini hoplatan genç oyuncu olarak başlayıp, sosyal içerikli filmler ve dizilerle devam eden sanatçı, kimliğine sosyal adalet, hak ve düzen için yaptığı çalışmaları da ekledi. Aydın görüş, Atatürkçü duruş, haksızlığa ve adaletsizliğe karşı durma onun özünü oluşturdu. Makine mühendisi ve gazetecilik vasıflarına da sahip aydın bir sanatçıydı. Seveni hep çok oldu.

Kumpas mağdurları Silivri’de zor süreçlerle savaşırken o da kapıda nöbet tuttu. Hakları yenenlerin sözcüsü, savunucusu oldu. Bugün onu sanatçı olarak görmemeye kalkışan yobazların içine sindiremedikleri diğer değerlerden biri oldu. Tıpkı Yaşar Nuri Öztürk gibi.

İsminin anlamını yazacağım şimdi. Karakterini isminden almış bir güzel insandı o. Tarık; Sabah yıldızı, Zühre, Venüs, yol demek. Kur’an-ı Kerim’in 86.Suresi’nin adıdır aynı zamanda.
Şimdi de Tarık isminin karakteristik özelliklerine bakalım; en belirgin özellikleri duygusallık. Sezgileri güçlü, hayatlarının temeli sevgi. Kimseden nefret etmezler. Sevmedikleri ve insanlığa yararlı olamayacakları işlerde çalışmak istemezler. Karşı cinste aradıkları özellikler ise "sonsuz aşk ve sadakat". Seven ve sevilen insanlar.

Hedefleri, amaçları olan eğitimli, donanımlı bir insan ve ünlü bir sanatçı olarak bu dünyadaki görevini tamamladı Tarık Akan (Tarık Tahsin Üregül). Zor bir hastalık, kurtuluşu olmayan bir hastalık 66 yaşında ebedi yerine göçmesine vesile oldu. Yerinde dinlensin, nurlar içinde, huzur içinde olsun.

Ben de çok sevdim ve takdir ettim onu. Gerçek bir sanatçı olarak değer verdim. Kaybından dolayı çok ama çok üzgünüm. Allah rahmet eylesin. Mekânını cennet etsin.

Şadan HERGÜNER



12 Eylül 2016 Pazartesi

KARDEŞİM VE BAYRAM BERABER GELDİ BANA

Sevgili güncem kaç gündür seninle bir hasbıhal edemedik. Koşuşturmalı bir 10 gün geçirdim. İş, güç, alışveriş ve arkadaşlarla çay, kahve keyifleri derken günler hızla akıp geçti bile anlayamadan… Şimdi de bir bayrama daha giriyoruz. Tüm dileğim; milletim, ülkem için güzel süreçlerin başlayacağı bir dönemin habercisi olsun bu bayram. İçine düştüğümüz sıkıntı ve korkulardan, savaş beklentilerinden kurtarsın Allah’ımız bizi.

Geçen bayram olduğu gibi bunu da kardeşimle birlikte benim evimde geçireceğiz. Kardeşimin gelmesiyle bayramım başladı zaten benim. Anne ve babamız ebedi yerlerine gittikten sonra biz ailevi geleneklerimizi sürdürüyoruz. Annesiz babasız bayramlar ne kadar neşeli olursa o kadar neşeleniyoruz işte.

Hayat bazen kolay bazen zordur. Acılar ve zevkler dönüşümlü olarak hayatımızı farklılaştırır. Bu bir döngü. Yaşamın sonuna kadar sürer. Acılarımızın az güzel anlarımızın daha fazla olduğu günlerimiz  çok olur inşallah. Ülkeme huzur ve gerçek bir dirlik, düzen diliyorum. Çocukluğumda yaşadığım eski bayramların sevincini bugünün çocuklarının da yaşamasını istiyorum.

 Çocuklara mendillerin içinde bayram harçlıkları verilen, lunaparklara eğlenmeye gidilen, geniş aile sofralarında yemekler yenen bir çocukluk geçirdim ben. Ne güzel günlerdi. Keşke yine yaşanabilse. Bayramda tatile gitmek yerine ailenin büyüklerine ziyarete gidilen bayramlar olsa. Keşke…

Günce Yazarı


30 Ağustos 2016 Salı

30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMI’NDA İLK İYİLİĞİMİ YAPTIM

30 Ağustos Zafer Bayramı, Atamızın bize verdiği en değerli bayramlarımızdan biridir. Yüce Atamız ve silah arkadaşları, bir avuç yüreği mangal gibi cesur Türk milleti, bize vatanımızı hediye etti. Mekânları cennet olsun. Bu yüce gönüllü insanların ruhu şad olsun. Biz onların torunları olarak ülkemize sahip çıkmaya, Atamızın değerlerine bağlı kalmaya devam edeceğiz. Bayramımız KUTLU OLSUN.

Bu anlamlı günde iyilik zincirine ilk katkımı yaptım bende. Çok sevdiğim bir dostumun (20 yıldır kopmayan güçlü bir bağ ile bağlıyız birbirimize) tek başına halledemeyeceği bir işi için çalıştım ve onun için gerçekten büyük değer taşıyan bir iyilik yaptım. O da bunun karşılığında iyiliklerini yapmaya başladı bile. Yani benim iyilik zincirim 30 Ağustos Zafer bayramında başladı. Zaferle davamı gelsin inşallah. Ülkemiz ve dünyamızın daha yaşanılır ve anlamlı bir yer olması için, hepimizin hayrına iyiliklerimizi yapmalı ve başkalarına da bunu yaymalıyız.



Ben bugün mutluyum. Kendimi bir kuş gibi özgür ve hafif hissediyorum. Milli ve manevi duygularım dorukta. Şimdi meraktayım tabi… Bakalım ikinci iyiliğimi kime yapacağım. Bunun için en uygun kişiyi Allah karşıma çıkaracaktır. Bundan eminim. Ülkem için dirlik, düzen ve gerçek anlamda beraberlik diliyorum. Tıpkı 29 Ekimler, 23 Nisanlar ve 30 Ağustoslar ruhuyla gerçekleşecek birlik ve beraberlikler…


Günce Yazarı

26 Ağustos 2016 Cuma

KAÇAKTIM İYİLİK ZİNCİRİYLE GERİ DÖNDÜM

Sevgili güncem kaç gündür hiçbir şey yazmadım sana. Vallahi hazırlanacak çok yazım vardı. Tabi onlar iş olunca öncelik kazanıyor. Sana yazmak sonraya kaldı. Kusura bakma artık. Sana içimi dökmeyi de pek özlemişim doğrusu.

Bu akşam bir film izledim. Çok etkilendim. Sonu beni üzdü ama içerik olarak gerçekten etkileyiciydi. Adı,” İyilik Bul İyilik Yap”. Küçücük bir çocuğun sosyal bilgiler ödevi için geliştirdiği bir projeyi anlatıyordu. Üç kişiye büyük bir iyilik yapıp, o üç kişiden de başka üç kişiye iyilik yapmasını istiyor. Böylece dünyanın düzeleceğine, daha iyi bir yer olacağına inanarak işe başlıyor. Bu bir harekete dönüşüyor insanlara yayılıyor. Çok güzel bir senaryosu vardı filmin. Sadece sonu kötüydü. Çocuğun yaşadığı bir hayal kırıklığıyla, hayatının sonlanmasına varan bir son
vardı. Bunu sevmedim.

Bizlerde bunu uygulasak ve tüm dünyaya yayılsa ne güzel olur. Bir insana güçlüğünü giderecek ve toparlanmasını sağlayacak büyük bir iyilik yapacaksın karşılığında ise aynı şeyleri üç kişiye yapmasını isteyeceksin. Ben bunu yapmaya karar verdim. Aslında hayatım boyunca hep iyilik yapıp karşılığında iyilik yaptığım insandan, hoş olmayan davranışlar görmüşümdür ama asıl olan iyiliği karşılık beklemeden yapmaktır. Şimdi ise yaptığım iyiliğin karşılığında başka insanlara iyilikler yapılmasını bekleyeceğim.

Umarım bu filmi pek çok kişi izlemiştir ve benim gibi etkilenip, iyilik zincirini başlatmaya karar
vermiştir. Tüm yüreğimle diliyorum bunu.


Günce Yazarı

15 Ağustos 2016 Pazartesi

ÜZÜNTÜLERİM SEVİNÇLERİMİN PEŞİNDE HEP

Ah güncem şu hayat, birazcık sevinçli ve güzel şeyler yaşayınca onları hemen hüzne ve üzüntüye gömmekte pek usta doğrusu. Neyse ki hüzünler sürekli olmuyor da içimiz sonsuz karanlığa boğulmuyor. Ben bu işin sırrını çözdüm aslında. Yaşam tek düze değil ya, bol inişli ve çıkışlı ya işte bu yüzden yaşıyoruz tüm bunları. Biraz sevinç ardından biraz üzüntü… Tam bir kısır döngü, ardı ardına tekrarlanıp duruyor. Hep sevinç ya da hem üzüntü yok yani. Ama ne olur sanki benim hayatımdaki sevinçli ve keyifli süreler biraz daha uzun olsa. Pek sevineceğim.

Bugün evde çalışmam gerekiyordu. Tamamlamam gereken yazılarım vardı. Neyse bitirip teslim ettim
onları. Akşam 18.00’de arkadaşımla evin çevresindeki yürüyüş alanlarında biraz yürüdük. Şu yürüyüş işini de bir oturtamadım
hayatıma. Her gün yarım saat yürümem gerek. Malum yüksek tansiyon diğer söylemle asabi tansiyonum var. İki aydır da bir düzene giremedi gitti şu asabi şey. Uysallaştıramadım onu, pek sinirli. Eee bu kadar üzüntü ve sıkıntıya tansiyon mu dayanır kardeşim? Neyse bugün tekrar Bismillah dedim yürüme işi için, inşallah bu kez devamını getiririm.
Arkadaşımla yürüdükten sonra yol üzerindeki çay – kahve evine, Babanın Yeri adı da oturup birer akşam çayı içtik. İki lafın belini de kırdık tabi. Allah’tan çok kafa dengi bir dost, iyi ki var hayatımda.  İçimizi birbirimize döküp, terapimizi de yaptıktan sonra evimize geldik. O kendi katına ben kendiminkine çıktık. Yani bir Pazar günü böylece geçti gitti. Yarın yeni bir hafta başlıyor. Umarım sevinecek bir şeyler getirir bana. Şimdi kitap okuyup sonra uyumayı istiyorum. Bakalım yarın neler olacak?


Günce Yazarı

14 Ağustos 2016 Pazar

DOMATESLİ PİLAVIM PEK GÜZEL OLDU

Birkaç gündür başka yazma işlerim yoğunluktaydı sana yazamadım sevgili güncem. Bugün çok şükür hava serinledi. Yağmur yağdı. 10 derece falan düştü ısı da bir rahatlama yaşadık. Ama bu gece epeyce hissediliyor ısı düşmesi. Balkon soğumuş bile. Aslında çok sakıncalı bu ani ısı düşmeleri. Hemen yaz nezlesi olmak mümkün. Baktım hava durumuna, 2 gün sonra yine 30 derecelerde olacağız. Zaten yoğun sıcakları yolcu etmemize pek bir şey kalmadı. Tabi Marmara Bölgesi için geçerli bu. Allah Akdeniz Bölgesinde yaşayanlara yardım etsin.

Günceme yazayım da kendi tarihime düşsün istediğim için bugün ilk kez denediğim domatesli pilavımdan bahsedeceğim sana. Ben yemek yapmaya oldukça geç başladım. Ama artık güzel yemekler yapabiliyorum. Onlardan bir tanesi de pilavdır. Yalnız hiç domateslisini yapmamıştım. Gerçi bir denemem olmuştu da kardeşim beğenmekle beraber ben başarılı bulmamıştım. Bugün farklı bir yöntem geliştirerek yaptım. Ay pek güzel oldu. Minicik doğranmış domatese biraz da salça katarak yaptım. Tane tane olan pirinçlerim hem tam kıvamında pişmiş hem de domatesle bütünleşmişti. Önden, dün gece yaptığım ve buzdolabında dinlenmiş olan dereotlu zeytinyağlı taze fasulye, arkadan da pilavımı bir güzel yedim. İkisi de lezzetliydi. Ellerime sağlık ne diyeyim.


Hemen kardeşimi arayıp başarılı domatesli pilav haberimi verdim çünkü o da çok sever. Bayramda ona da yapma sözü istedi benden. Seve seve söz verdim tabi. İyi bir şeyler başarmak güzel doğrusu. Bu, domatesli pilav olsa bile…

Günce Yazarı


7 Ağustos 2016 Pazar

BİR YIL DAHA GEÇTİ YAŞAMDAN

Sevgili güncem, yeni bir yaşa bugün merhaba derken bir yıl daha gitti hayatımdan. Evet, 6 Ağustos benim doğum günümdü. Pek çok sevdiğim insan aradı, mesajlar, kutlamalar gönderdi kısacası hayatıma bir şekilde girmiş ya da dokunmuş canlar doğum günümde bana yine bir şeyler kattılar.

Sevilmenin ne kadar güzel olduğunu, hatırlanmanın ve iyi anılmanın ne hoş bir duygu olduğunu iliklerime kadar hissettim. Sabah ilk önce şu an yazlığında olan en can arkadaşlarımdan bir tanesi aradı ki, geçen yıl onun yazlığında hep birlikte kutlamıştık, bana elleriyle pasta yapmıştı. Sonra aynı binada yaşadığımız bir yılı aşkın süredir çok yakın bir arkadaşlık bağıyla bağlandığımız can arkadaşım ki dostluğumuz baki olacak inşallah, eve geldi elinde kocaman bir hediyeyle beni kutladı. Böylece bana kendimi özel hissettiren kutlama trafiği başladı.

Bunları yaşayabilecek bağları kurabildiğim için çok mutlu oldum. Riyasız, çıkarsız dost sahibi olmak çok güzel bir ayrıcalık… Bu bağlamın dışında kalanlar zaten hayatına girdiği gibi çıkar giderler. Önemli olan yıllardır yüz yüze görüşememiş olsan bile bağının kopmamış olabilmesidir. Bu bağın adı yürek birliğidir. Benim böyle birikmiş bir dolu içten canlarım var. Daha ne isterim ki?


Haaa bu arada doğum günü pastamım mumunu üflerken bir şey diledim tabi. Söylenmez dilek derler ama ben yazacağım sana isteğimi. Önce sağlık ve huzur istedim sonrada ara sıra doğanın tam göbeğinde olabileceğim bir yer diledim. Tıpkı fotoğraflardaki güzellikler gibi. Bakalım olacak mı?


Günce Yazarı

4 Ağustos 2016 Perşembe

KOMŞULUK GÜZEL ŞEY DOĞRUSU

Sevgili güncem seni birkaç gündür ihmal ettim yine. Şu an uyku gözlerime çökmeye başladı ama direniyorum onun ağırlığına ve yazıyorum sana bir şeyler. Son 3 günüm epeyce hareketli geçti. Pazartesi sevdiğim bir arkadaşımla şehre indik azıcık çarşı Pazar işleri yaptık. Eksik gedik tamamladık. Arkadaşımla her zamanki salaş çay ocağımızın alçak masa ve taburelerinde çay – simit keyfi ve eve dönmeden önce de kahve keyfi yaptık. Hava çok sıcaktı ama esinti vardı.            

Salı günü havuz ve güneşlenme keyfi, akşam kamelyada komşularla kahve keyfi ve bol bol sohbet yaptık. Ülkenin gidişatından, apartmanın sorunlarından, onun göbeği, bunun midesi deyip fazla kiloların tamamından konuştuk. Bahçemizin esintili havasında bir güzel mayışıp evlerimizin yolunu tuttuk. Derin uykulara yelken açtık.

Ve geldik Çarşambaya… Çarşambayı Allah’a şükür sel falan almadı. Perşembenin gelişini ne ölçüde belirledi onu yarın göreceğiz. Bugün yazılarım vardı hazırlanacak onlarla ilgili çalıştım. Akşamüstü bütün kızlar kamelyada toplandık akşamüzeri kahvelerimizi içip, memleket meselelerine biraz parmak basıp birkaç lafın belini kırdık. Ne de olsa bizler entel hatunlarız. Memleketi kurtarmak bizim işimiz. Her ne kadar konuşmaktan başka bir şey gelmese de elimizden içimizi rahatlattık işte. Yemek saati gelince herkes evine yollandı.

Üç günün kısa özeti budur senin anlayacağın. İnsanin güzel, sohbeti hoş, aklı başında, yol izan bilen, kaliteli iki laf edecek komşularının olması güzel şey doğrusu. Hayat paylaştıkça güzel. Bizler sevinçlerimizi, korku ve kaygılarımızı paylaştık birbirimizle. Keşke herkes bunu başarabilse. Sorun diye bir şey kalmaz dünyada.

Günce Yazarı